Blog

Realist Olun Hayalleriniz Yıkılmasın

25.07.2015 19:38

    Heyecanlı bir bekleyişin ardından bir üniversite tercihleri daha yapıldı ve sonuçlar açıklandı. öncelikle İstediği üniversite ve bölümü kazanan tüm arkadaşları tebrik ederim. yerleşemeyen arkadaşlarda üzülmeden, gücenmeden çalışmaya devam etsinler. Ek tercih döneminde de şanslarının olabileceğini hatırlatmak isterim.

    Bu makaleyi yazmamdaki amaç ise yakalanmak istenen başarının tek adresinin bir üniversiteye yerleşmek ve herhangi bir bölümden mezun olunması gerektiğine inanan arkadaşların algısını değiştirmek ve onlara farklı bir bakış açısı kazandırmaktan ibaret.  Aslında bu algı bize küçüklükten beri oku, üniversiteyi kazan, memur olup sıcak ortamlarda çalış gibi nasihatlar ile bilinç altımıza ailemiz ya da çevremiz tarafından işlendi. Ve şimdi rahat, huzurlu ve mutlu bir yaşamın anahtarının inşa edilmiş tonlarca ağırlığa sahip,  birçoğunun ticarethane olarak işletildiği, beton yığınlarının içinde arıyoruz. Bu yazdığım satırlardan üniversiteye gitmek gereksiz, zaman kaybı diye bir algı oluşmasını istemem.  Peki siz hayallerini kurduğunuz hayatın kapılarını açacak olan anahtarın hiç kendi cebinizde olabileceğini düşündünüz mü ?

    

  Bugün birçok üniversite adayı herhangi bir üniversiteden, herhangi bir programdan mezun olduğunda binlerle TL kazanabilecekleri ülkenin en elit şirketlerinde en gözde pozisyonların kendilerini beklediği hayalleri içerisindeler tıpkı üniversite yıllarında benimde hayallerini kurduğum gibi. Günümüzde üniversite diploması sahibi olmak istenen koşullardan sadece bir tanesi olup şirketler sizin diplomanızdan çok kişisel gelişimiz için neler yaptığınızla ilgileniyor. Okuduğunuz bölümde hangi dersler vardı, siz programı kaçıncı sırada bitirdiniz, diploma notunuz kaç gibi konularla ilgilenmiyorlar. Tamamen bu süre zarfında kendinizi farkı yetkinliklere donatmalısınız yoksa dışarda işsiz olarak dolaşan bir üniversite mezunu, sürücü kursunda eğitmenlik yapan bir kimya mühendisi, veya kolileme yapan bir muhasebe mezunu olmaya adaysınız. Bu verdiğim örnekler fiili olarak gördüğüm, tanıştığım kişilerdir. Hepsinin ortak özelliği ise 4 yıl boyunca kendilerine koydukları hedefin sadece üniversite diplomasına sahip olmaktan geçmesi.  Kişisel gelişim ve farklı yetkinliklere sahip olmak mezun olduktan sonra rekabet gücünüzü arttıracak olup sizi sahip olduğunuz mesleğin aranan kişisi yapabilir,

    Kişisel Gelişim İçin Neler Yapılmalı ?

    İşe en başından yani üniversite tercih aşamasından başlayalım. Başkalarının size şu bölümü yaz, ilerde çok iyi paralar kazanır rahat edersin gibi söylemleri ile hareket etmeyin. Bu söylemleri dikkate alarak hareket eder ve ilerleyen yıllarda mutsuz olursanız başkalarını suçlamak yerine lütfen kendinizi suçlayın. Tercih aşamasında istediğiniz bölümleri bir kağıda yazın ve bu işi yapan profesyonellerle ilgilendiğiniz bölümler hakkında sohbet etmeye çalışın,  günümüzde bunu yapmanız internet sayesinde çok kolay ayrıca tercih döneminde üniversite standlarında ilgili bölüm danışmanları ile fikir alışverişinde bulunmanız hiç zor değil. Üniversite eğitimine başladıktan sonra mesleğiniz ile ilgili iş ilanlarını takip edin, hayalini kurduğunuz pozisyonla ilgili hangi yetkinlikler isteniyor, üniversite eğitiminiz süresince bu yetkinlikleri edinmeye çalışın. Üniversitenizdeki gerek mesleğiniz ile ilgili, gerekse kişisel gelişimle ilgili seminerlere, sertifikalı eğitim programlarına katılın. Yabancı dil eğitimini öncelikler arasına alın. Üniversitede bir proje grubuna veya sivil toplum kuruluşuna üye olarak, projelerde aktif roller üstlenin. Üniversiteniz tarafından tamamlamanızı istenen stajı hafife almayın. Günümüzde staj konusu o kadar önemli bir hale geld ki büyük şirketler alacakları stajyerleri birçok yazılı ve sözlü mülakattan geçirdikten sonra bünyesine katıyor. Buradaki amaç ilerleyen yıllarda sizleri bünyesine katmak, siz onlar için potansiyel bir işgücüsünüz lütfen sizde onları potansiyel bir işveren olarak kabul ederek kendinizi gösterin ve kalıcı olmaya çalışın. Zira mezun olduktan sonraki başvuracağınız ilk şirket ve sizi işe alması en muhtemel şirket stajınızı yaptığınız şirket olacaktır. Yukarıda kişisel gelişiminiz ile ilgili yapmanız gereken şeyler ne kadar doğruysa bu ülkede maalesef torpil hadisesinin olması da o kadar doğru bu yüzden çevrenizi geniş tutun ve çevreniz ile ilgili iletişime önem verin çünkü hangi fırsatın nereden, nasıl geleceğini asla bilemezsiniz.    

                Sonuç olarak kendinizi nasıl geliştirirseniz geliştirin iş tecrübesi sıfır biri olarak üniversiteden mezun olacaksınız, bu yüzden binlerce TL maaşla üst düzey pozisyonlarda işe başlamayı beklemeyin.  Mezun olduktan sonra pozisyonunuzla ilgili en alt kademeden ve asgari ücretle bile size iş teklifi yapmaları olasılıklar arasında böyle bir teklife burun kıvırmadan önce mantıklı bir şekilde düşünün. Tecrübe kazanmak için bir yerden başlamanız lazım eğer kararlı ve azimli bir şekilde kendinizi sürekli geliştirmeye ve eğitime açık tutarsanız, birazda sabır gösterirseniz hayallerinizi gerçekleştirememeniz için bir sebep göremiyorum.  

Başarmanın Yarısı Çalışmaksa Diğer Yarısı Düşünmektir

22.07.2015 21:07

 

 Hangi şirkette, hangi pozisyonda çalışırsanız çalışın vazgeçilmez olmak, terfi almak ve hatta iş dünyasında rekabettin arttığı günümüzde mevkiinizi korumak bile önemli bir hale geldi. Şirketinizdeki mevkiiniz için bir öncelik sırası belirlemiş olsaydınız eminim ki önce mevkiinizi korumak, ardından işinizin vazgeçilmezi olmak ve daha sonra terfi almak diye bir liste çıkarırdınız. Ben bunu Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisine benzetiyorum. Yaptığı işi seven ve işini kaybetmek istemeyen herkes öncelikle kendisini ispatlayarak mevkiisini korumak daha sonra işinin vazgeçilmezi olmak ve terfi almak ister, bu her insanın kariyer hayatı boyunca kendisine koyacağı en önemli hedef olmalı ve olmuştur da

Bu hedeflerin gerçekleştirilmesi içinse başarılı olmak kaçınılmazdır. Bazı insanlar kendi başarılarını ön plana çıkarmaktansa başkalarının hatalarını ön plana çıkararak bunun başarısızlık olarak algılanmasını sağlayıp çıkar peşinde koşmuş ve maalesef istediklerini almışlardır. Bu kişiler gerçekten işini seven ve başarının çalışmaktan geçtiğine inanan iyi niyetli kişilerin önüne her zaman engel olarak çıkmıştır buradan anlaşılacağı üzere başarılı olmak daha doğrusu çevrenizin sizi başarılı olarak algılaması için çalışmak tek başına asla yeterli olmayacak olup aynı oranda düşünmek size başarının anahtarını elde etmede yol gösterecektir.

Formül: Başarının Anahtarı= ( Çalışmak+Düşünmek)

Eğer işinizi seviyor ve yapmaktan keyif alıyorsanız çalışmak, hatta çok çalışmak size zor gelmeyecektir. Düşünmek konusuna gelirsek benim çok sevdiğim bir analiz yöntemi olan swot analizi yaparak başlamak yeterli olacaktır. İşiniz ile ilgili güçlü yönleriniz, zayıf yönleriniz, tehlikeler fırsatlar yazarak bir liste yapın,  özellikle zayıf yönlerinizi ve tehlikeler hakkında ayrıntılı ve dikkatli düşünerek aksiyon almanız gerekmektedir. Konuya bir örnek vermek gerekirse Bir satış departmanında çalışan satış sorumlusu A’nın terfi olasılıklarını değerlendirmek üzere swot analizlerini yapalım

Satış Sorumlusu A            

 Güçlü yönler ( Yabancı Dil Bilgisi, 5 yıllık kıdemi)

 Fırsatlar         ( Yabancı Dil Bilgisi, Kıdem )

 Tehditler       ( Dışarıdan bir yönetici alınması veya başka bir arkadaşının terfisi )

 Zayıf Yönler  ( Zayıf satış performansı, iletişim problemi )

 

Satış Sorumlusu  A şirkette 5 yıldır çalışıyor ve yabancı dil bilgisi var bunlar güçlü yönleri  ve aynı zamanda terfi alması için önemli bir fırsat  zayıf yönlerine baktığımızda ise satış performansı düşük ancak bu kabul edilebilir bir seviyede bunu şirkette 5 yıldır çalışıyor olmasından anlıyoruz mevkiisini korumuş ve işinin vazgeçilmezi olmayı başarmışa benziyor. Ancak yeterli olmadığını kendi de biliyor tıpkı iletişim konusunda problemleri olduğunu bildiği gibi Satış Sorumlusu A dikkatli ve ayrıntılı bir analiz ile zayıf yönlerini analiz edip bir takım aksiyonlar almak zorunda  ve böylece zayıf yönlerini güçlendirerek bunu terfi almak için fırsata dönüştürebilir.  Aksi takdirde istediği terfi için başka bir arkadaşı veya dışardan bir yöneticinin atanması tehdidi ile karşı karşıya kalacaktır.

Başkalarının hatalarını başarısızlık olarak lanse ederek kendi adınıza prim yapmak yerine çok çalışarak ve düşünerek oyunu kuralına göre oynayıp başarılarla dolu bir kariyer diliyorum. 

 

Kıdem Tazminatındaki Rant

16.07.2015 00:00

Her ne kadar son dönemlerde rafa kalkmış gibi gözükse de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının önderliğinde Kıdem Tazminatı konusu ile ilgili yeni reformlar yapılmak isteniyor.  Bu tasarı gerek işveren örgütleri gerek işçi sendikaları tarafından şiddetle protesto edilmiş ve bunun sonucunda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı farklı alternatifler üzerinde çalıştıklarını ve kıdem tazminatı sorununu çözeceklerini beyan etmişti. Siyasi konjonktür sebebiyle bu reform hareketleri gündemden düşmüş gibi görünüyor.

Kıdem Tazminatı Kanun Tasarısı

Yeni kanun tasarısında dikkat çeken en önemli değişiklik,  1 yıllık kıdem ücretinin değişmesidir. Bir örnekle anlatmak gerekirse 2000 TL Brüt aylık ücretle çalışan bir personel  1 yılda bir maaşlık yani 2000 TL lik kıdem ücreti almaya hak kazanır. Ancak değiştirilmek istenen tasarıda işverenlerde düşünülerek bir değişiklik yapılmış bir yıllık kıdem bir maaş üzerinden değil  19 gün üzerinden hesaplanmakta örneğin 2000 TL ücret alan bir personel bu tasarı ile 1 yıl sonunda (2000/30=66,67*19=1266.73 TL almaya hak kazanacak. Bu, işçi örgütlerinin kesinlikle karşı çıktığı bir madde.  Sanmayın ki işverenler çok mutlu onlarda bu yasaya sıcak bakmıyorlar.  4857 Sayılı İş Kanuna göre belirli durumlarda ayrılan çalışanlara kıdem tazminatı ödeniyor örneğin evlilik dolayısı ile ayrılan bayanlara, askerlik sebebiyle ayrılan personellere, sağlık sorunları sebebiyle ayrılan personellere ve işverenin işine son verdiği çalışanlara kıdem tazminatı ödemek zorunda. Bu tasarı ile birlikte şirkette 1 gün çalışan ve ayrılan personel için dahi işveren fona 1 günlük kıdem tazminatını ödemek zorunda. Bu da şirketlerin en büyük maliyet kalemlerinden biri olan işçilik giderlerini daha fazla arttıracak bir konuma getiriyor. Bu kanun yasalaşır ve yürürlüğe girerse neler olabileceği konusunda bir beyin fırtınası yaparsak, işverenler fona daha az kıdem tazminatı ödemek için çalışanların maaşını resmi işlemlerde daha düşük hatta asgari ücretten göstermek isteyerek maliyet düşürmek isteyecek,  üzerini resmi olmayan kanallardan yani elden ödeyerek tamamlamak isteyecek bu durumda da çalışan karşı çıkarak böyle bir işleme izin vermeyecek işveren ile işçi arasında doğacak bir problemde işveren nasıl olsa ben bu adamın kıdemini her gün fona öylede böylede yatıracağım bundan kaçarım yok en azından bu adama katlanmak zorunda kalmayayım diyerek çalışanın işine son verecek . Ya da tam tersinden bakalım yaklaşık 5 yıldır aynı işyerinde çalışan kişi daha iyi şartlarda iş bulmasına rağmen kıdemi olduğu için kafasına göre istifa edip gidemiyordu. Ama bu tasarı ile birlikte çalışan nasıl olsa işverenim kıdem ücretimi fona yatırıyor beni bağlayıcı hiçbir sebep yok diye düşünerek belki de 50 TL fazla alacağı bir iş için istifa ederek işini değiştirebilecek. İşveren işçi arasındaki aidiyet duygusu böylelikle ortadan tamamen kalkacak.

Peki Gerçekten Kıdem Tazminatı Sorunu Var mı ?

Aslına bakacak olursak;  asgari ücret tutarını, her yıl asgari ücrete yapılan komik zamları düşünecek olursak kıdem tazminatı ile ilgili bir problem yok ama ortada bir rant var gibi. Çünkü fona yatan kıdem ücretinizi öyle kafanıza göre canınız istediğinde çekemeyeceksiniz. Tasarıya göre uzunca bir süre fondan paranızı alamayacaksınız. Yani uzun lafın kısası devletimiz işverenlerden kıdem tazminatımızı alıp fona devredip biz paramızı fondan almak için beklememiz gereken süre boyunca çatır çatır kullanmak istiyor.

 

 

 

 

 

 

ASGARİ ÜCRET 1500 TL OLUR MU ?

14.07.2015 21:10

        7 Haziran 2015 Pazar günü yapılan milletvekili seçimleri öncesi birçok siyasi parti vaatlerini ekonomik konular üzerinden gerçekleştirdi ve kuşkusuz içlerinde en dikkat çekeni ve emekçileri heyecanlandıranı asgari ücretin net 1500 TL olacağı yönündeki vaatti.  Koalisyon görüşmeleri devam ederken, çalışma ve sosyal güvenlik bakanı Faruk Çelik, asgari ücret tespit komisyonu kabul ederse asgari ücret 1500 TL değil 2000 TL’ de olabilir gibi bir açıklama yaptı.

       

        Peki ama asgari ücret nasıl 1500 TL veya daha fazla olabilir ?      

        Öncelikle asgari ücret tutarının bu denli yüksek oranda değişmesi konusunda işçi ve işveren temsilcilerini anlaşmak üzere karşı karşıya getirirseniz buradan sağlıklı bir sonuç alınmasını kimse beklemesin. Hangi işveren bu koşulda anlaşmak ister?  Çalışma ve Sosyal Güvenlik bakanımız dolaylıda olsa demek istiyor ki; İşverenler bu işçilik maliyetinin altından kendi başlarına kalkabiliyorlar ise eyvallah ama bizden teşviktir, falandır, filandır bir şey beklemesinler. Burada işverenler ile işçi temsilcilerinin anlaşmasını boşuna beklemesinler, başka bir varsayımda ise eğer kurulacak yeni hükümet koşulsuz, şartsız tüm maliyeti işverenin sırtına yükleyerek asgari ücreti konuşulan rakamlara çekerse bunun felaket olacağını düşünüyorum. Zira işçilik giderlerinin artması sonucu bütçeleri şaşacak olan şirketler işçilik giderlerini düşürmek ve bütçelerini tutturmak amacıyla personel çıkaracak bu da istihdamı olumsuz yönde etkileyecek ve işsizlik oranını arttıracaktır. Şirketler 3 kişi ile yapılması gereken işi 2 kişiyle yapmaya çalışacak, mesai saatleri uzayacak bu da aşırı yorgunluk ve yoğunluk sebebiyle dikkat eksikliği ve akabinde iş kazalarına sebep olacaktır. Daha az istihdam demek daha az üretim, daha az ihracat demek olup ihracatın azalması ise dış ticaret açığının büyümesi ve dolayısı ile cari açığın artmasın sebep olacaktır. Veya işçilik giderleri artan şirketler imal ettikleri ürünlerin fiyatını da aynı oranlarda yükseltip piyasaya sürecek bu da enflasyonun yükselmesine sebep olacaktır. Üçüncü ve akla en yatkın olan mantık ise bu işin içinde devlet aktif olarak yer alarak tüm yükü işverenin sırtına yüklemeden işverene destek olmak zorundadır. Aksi takdirde sağlıklı ve ekonominin dengesini bozmadan asgari ücretin konuşulan rakamlara çıkması mümkün olmayacaktır. Asgari Ücret’ ten verginin alınmaması, veya şirketlerin ödeyeceği kurumlar vergisi, gelir vergisi gibi çeşitli vergilerde belirli oranlarda indirimler gibi teşvikler ile işverenler mutlaka desteklenmelidir.

 

BAŞARILI ÇALIŞANLARIN BAŞARILI YÖNETİCİLERİ

02.07.2015 21:49

Çalışanlarının başarılarının ardındaki en büyük destek kuşkusuz yöneticilerdir. İyi bir yöneticiye sahipseniz, işinizde huzurlu, mutlu ve başarılı olursunuz.  Eğer tam tersi bir yöneticiye sahipseniz ise mutsuz iş yerinde isteksiz olur hatta işe gitmek istemezsiniz. Mutsuz olduğunuz, işe gitmek istemediğiniz bir yerde nasıl başarılı olabilirsiniz. Şimdi başarılı yöneticilerin özelliklerine değinelim.

Başarılı Yöneticilerin Özellikleri ;

·         Her sabah işe geldiğinde çalışanları ile selamlaşarak hal hatır sorarlar, Bu çalışanların kendilerini değerli hissetmesini ve her zaman yöneticileri ile konuşabileceklerini düşündürür.

·         Çalışanlarında zoraki değil rica ile iş buyurur. Bu nezaket çalışanların işini severek yapmalarını sağlar.

·         Başardıkları işler sonrasında çalışanlarını takdir ederler.  Bu onlara inanılmaz bir özgüven vererek verimliliklerinin de artmasını sağlar.

·         Yöneticilerin çeşitli motivasyonel uygulamaları  çalışanlarda aidiyet duygusunun gelişmesini sağlar.

·         Çalışanlarına asla surat asmazlar. Aksi takdirde çalışanlar bu durumda kendilerini sorgular buda motivasyonlarının bozulmasına sebep olabilir.

·         Çalışanlarını asla pozisyonlarına göre ayırmamalıdırlar. Toplantıları pozisyon gözetmeksizin tüm çalışanları çağırmalı, alınacak aksiyon ve son durumdan tüm çalışanların haberdar edilmesi gerekmektedir. Özellikle bu tür toplantılarda yapılacak bir ayrım dışarda kalanın moral ve motivasyonunu bozacak şirket için kendisinin ne kadar önemli olduğunu sorgulamaya başlayacaktır. Bu durum ayrılıklara sebep olabilir.

·         Başarılı yöneticiler çalışanlarının sürekli aynı iş yaparak, onların işlerinin monotonlaşmasını istemezler , çalışanlarına farklı görevler yüklerler böylece işlerindeki farklılaşma ve çalışanlarda oluşan yöneticim bana güveniyor mesajını alırlar bu da iş süreçlerine pozitif etki eder.

·         Başarılı yöneticiler çalışanlarının hata yapmasından korkmazlar. Çalışanlarının hatalarından ders çıkarmalarını isterler.

·         Başarılı yöneticiler diğer departmanlara karşı kendi çalışanlarının haksızlığa uğraması durumunda çalışanlarının haklarını savunurlar.

Sonuç olarak yöneticilerin başarılı olması yukarıdaki gibi bir takım maddelere bağlı olsa da çalışanlarında aynı tutum ve davranışları yöneticilerine karşı göstermeleri gerekmektedir. Bir cmle ile özetlemek gerekirse,  ‘Başarılı yöneticiler başarılı çalışanları, başarılı çalışanlar, başarılı yöneticileri oluşturur.

 

 

NASIL CV HAZIRLANIR

02.07.2015 21:46

 

Cv kısaca sizi tanıtan bir yazı ya da özgeçmiş olarak tanımlanabilir. Mutlaka duymuşsunuz veya başınıza gelmiştir ki bir pozisyon için iş başvurusu yaptığınızda sizden Cv’nizi bırakmanızı ve değerlendirmeye alacaklarını söylerler.  Kariyer portallarının artmasıyla birlikte adaylar bu portallarda gerekli bilgilerini doldurduktan sonra  sistem cv’ yi otomatik oluşturmaktadır.

 

                CV Hazırlamaya Nerden Başlayacağız ?

                Cv Hazırlamaya kişisel bilgilerinizden başlayın fazla özel bilgilere girmeden adı, soyadı, e-mail adresi, İkamet adresi, Telefon numarası bilgileri yeterli olacaktır. Burada dikkat etmeniz gereken ayrıntı mutlaka size ulaşabilecekleri bir telefon numarası yazın, eşinizin dostunuzun telefonunu paylaşmayın, e-mail adresiniz mümkünse adınız soyadınızdan oluşsun. Örnek: Mugeata@hotmail.com gibi. Sosyal hayatta kullandğınız sıra dışı e-mail adreslerini Cv’lerinize yazmayın. Örnek: Tehlikeli-cocuk@gmail.com  kendinizi bir işveren yerine koyun şirketinizde tehlikeli birini ister misiniz? İkametgah adresinizi açık ve doğru bir şekilde yazmanız, şirketin sizi servis güzergahlarını göz önünde bulundurarak mülakata davet edeceği için önemli.   Cv’nizin sağ üst kısmına mutlaka yüzünüzü cepheden gösteren bir vesikalık resim yerleştirin.

                Sıra geldi eğitim bilgilerimizi oluşturmaya ters kronolojik sıra ile yani son okulumuzdan ilk okulumuza doğru eğitim bilgilerimizi belirteceğiz. Okulları isimleri ile birlikte, bölümleri,  devam tarihleri ve mezuniyet dereceleri ile birlikte yazacağız. En son olarak lise bilgilerinizi yazmanız yeterli ilkokul bilgilerinizi yazmanıza gerek yok.

                Şimdi sertifika ve kurs bilgilerinizi oluşturmaya geldi, bu bilgileri oluştururken eğitim bilgilerinizi oluşturduğunuz gibi ters kronolojik sıra ile devam tarihlerini mutlaka yazıyoruz, kurs veya sertifika programının içeriği ile ilgili birkaç cümle yazabilirsiniz. Buraya kadar belirttiğimiz konuları oluştururken tamamen doğru bilgilerden oluşmasına özen gösterin Mülakatta temel amaç gelen adayla cv’nin aynı kişi olup olmadığını ölçmektir. Bu sebeple çok spesifik sorular yönlendirebilirler. Bir örnek vermek gerekirse daha önce  çalıştığım İK uzmanlarından biri bir iş görüşmesinde adayın kurs bilgileri üzerinden sohbet gerçekleştiriyor. Ancak davranışlarından şüphelenip mevcut işinden neden ayrılmak istediğini soruyor. Aday Autocad programı sertifikasına sahip olduğunu ancak şirketinin kendisini başka görevlerde kullandığı için mutsuz olduğunu anlatıyor şüpheye düşen iK uzmanı referans araştırmasında adayın şirketini arayıp yöneticisi ile görüşüyor adayın autocad programını kullanma gibi bir yetkinliğinin olmadığını buna rağmen yeni terfi aldığını söylüyorlar dolayısı ile aday doğru bilgi vermediği, dürüst davranmadığı için iş başvurusu İK uzmanı tarafından reddediliyor. Bunun gibi bir çok örnek verebiliriz.

                Geldik cv’nin belkide en önemli kısmına iş tecrübeleri bölümü bu bilgileri oluştururken yine ters kronolojik sıra ile şirket adı, göreviniz,  devam tarihleriniz, net maaşınız ve ayrılma sebebiniz gibi bölümleri doldurmanız gerekecek.  Bu bilgileri de doğru bir şekilde doldurmanız gerekecek çünkü referans araştırmasında şirketler artık referans gösterilen kişiyi değil önceki çalışılan şirketleri arayarak referans alıyorlar. Referanslardan gelen bilgi ile sizden gelen bilgi uyuşmadığı sürece bilin ki iş başvurunuz kabul olmayacaktır.

                Cv’nizin sonunda ise eğitim veya iş hayatında katılmış olduğunuz projeler, aldığınız ödüller ve dernek veya vakıf üyelikleriniz ile ilgili bilgileri belirtebilirsiniz. Ayrıca hobileriniz, talep ettiğiniz ücret ve referans bilgilerinizi oluşturmalısınız. Referans olarak belirttiğiniz kişileri mutlaka önceden bilgilendiriniz.

  

Performans Yönetim Sisteminin Gerekliliği

02.07.2015 21:32

Organizasyonda yer alan çalışanların iş süreçlerine olan katkılarını ölçebilmek adına performans yönetim sisteminin oluşturulması şirketler açısından son derece önemlidir. Organizasyonunuza ne kadar yetenekli, kalifiye bir personel katarsanız katın mutlaka belirli bir süre içerisinde şirketinize ne kattığını görmek isteyeceksiniz. Günümüzde büyük şirketler performans yönetim sistemine çok önem veriyorlar ve sistemin sonucu başka bir takım sistemlere hizmet ediyor. Personellerin performanslarına göre ücret sistemi, eğitim sistemi, terfi veya iş akdinin feshi şekillenebiliyor.   

Performans Yönetim Sistemi Kriterleri ;

Performans yönetimi ezbere ve göreceli bir şekilde oluşmaz. Adı üzerinde Performans Yönetim Sistemi oluşturabilmek için bir yazılı materyallere dayalı bir sistem oluşturmanız gerekmektedir. İşe ilk olarak Performans Yönetim Sistemi Prosedürü oluşturarak başlanmalı, daha sonra sonuçları bilimsel verilerle açıklayabilecek bir takım hedefler oluşturmalıdır. Bu hedefler çalışanlara zorla kabul ettirilmemeli her departman yöneticisi çalışanları ile toplantı yaparak bu hedefleri belirlemeli Örneğin, Satış bölümü için yıl içerisindeki satışları %2 arttırmak bir hedef olabilirken, aynı hedef kalite bölümüne verilemez. Örneğin, Üretim bölümüne yıl içerisinde fireleri %5 düşürmek bir hedef olarak verilebilir. Departman yöneticileri çalışanlarına hedeflerini verirken onların fikirlerini almalı ve hedefler ortak bir şekilde belirlenmelidir. Örneğin üretim bölümü çalışanları %5 rakamının yüksek olduğunu bunu şu nedenlerle başaramayacaklarını açıklamalı, ortak bir karar alarak rakamı %3 olarak belirleyebilmelidirler. İlk toplantıdan sonra departman yöneticileri, çalışanları ile belirlenen hedeflerin uygulanabilirliğinin hangi aşamada olduğunu konuşmak, gerekirse hedefleri yeniden gözden geçirmek adına yıl içerisinde çeşitli aralıklarla toplantılar düzenlemelidirler.

Performans Yönetim Sisteminin Çıktıları ;

Belirlenen hedeflerin yıl sonunda sonuçları analiz edilmeli, bu sonuçlara göre aksiyon alınmalıdır. Öncelikle belirlenen hedefler gerçekleşmediyse, neden gerçekleşmediği konusunda konuşulmalı bu konuşma bir hesap sorma havasında değil sohbet havasında gerçekleşmelidir. Örneğin yıl içerisinde ürünleri Ortadoğu pazarına sokmak olan satış ekibini hedefi gerçekleşmemiş olabilir bunu sonucunda satış ekibiyle yapılan toplantıda çalışanlar, Arapça bilgilerinin yeterli seviyede olmadığı için iletişim problemleri yaşadıklarını bunun sonucunda ürünleri Ortadoğu pazarına sokamadıklarını belirttiklerinde sistemin çıktısı olarak satış ekibine Arapça eğitimi aldırılabilir. 

 

                

İş Görüşmesinde Yapılamaması Gerekenler

02.07.2015 21:20

 

    İş görüşmesi işverenin adayı mülakata davet etmek için yaptığı telefon görüşmesiyle başlar eğer çok önemli bir pozisyon için çağrılmayacak ve yetkinlik bazlı veya stres mülakatı tarzı bir mülakat olmayacaksa telefon görüşmesi kısa sürer. Ancak bu kısa görüşme bile işverende olumlu veya olumsuz izlenim bırakabilir işveren telefon görüşmesinde sizi göremeyeceği için dikkat edeceği şey neyi nasıl söylediğiniz olacaktır.

    Görüşmede ses tonunuz çok önemlidir. Kibar, akıcı ve vurgulara dikkat etmeniz gerekmektedir. İşverene hangi şirketten, hangi pozisyon için arandığınızı sorabilirsiniz ama detaya girmeyin. Yapılan en büyük yanlışlıklardan biri ne kadar ücret veriyorsunuz sorusudur, bunu kesinlikle sormayın çünkü daha yeni başlıyoruz eğer dikkat çeken ayrıntılar varsa işveren bunu zaten soracaktır örneğin vardiyalı çalışmak sizin için uygun mu,  veya ikamet adresiniz neresi gibi sorular sorabilir adresinizi sormasının sebebi şirket servislerinin uygunluğunu ölçmektir. İşveren sizi görüşme programına davet ettiğinde mümkün olduğunca o programa uymaya çalışın başka bir tarih istemeniz işverenin hoşuna gitmeyebilir.    

    İş görüşmesine giderken mutlaka saç sakal traşınızı olun, işveren sesinizi duydu şimdi sizi görecek, görünüşünüzde önemli çünkü siz bir markayı temsil edeceksiniz kılığınız kıyafetiniz uygun olmalı, takım elbise olmasa bile siyah bir kumaş pantolon ve gömlek üzerinizde mutlaka olmalı mevsim her ne olursa olsun, bu sizin işle ilgili ciddiyetiniz hakkında işverene mesaj verir, iş görüşmesine giderken mutlaka bir kalem ve ajanda alınmalı görüşme sırasında aday heyecandan elini, kolunu nereye koyacağını bilemez bu sebeple bir elinde kalem  diğer elinde ajanda ile not olmaya çalışırsa ellerini kontrol altına almış olur. Görüşmede kalemle çok fazla oynanmamalı tüm dikkat ajanda ile not almak için harcanmamalıdır. Mutlaka mülakatçı ile göz teması kurulmalıdır. İş görüşmesine giderken mümkünse kol saati takılmamalı görüşme sırasında adayın saatiyle oynaması mülakatçının dikkatini dağıtacak ve aday sıkıldım gitmek istiyorum mesajını mülakatçıya gönderecektir. Görüşme esnasında mutlaka cep telefonunuzu kapatın.  Ve en önemlisi görüşme programına tam saatinde gidin belki 10 dakikalık opsiyon olabilir ancak ne erken ne de geç kalmayın işverenler bundan hoşlanmaz ayrıca bu sizin sorumluluk bilinciniz olmadığını uyandırır. Çok acil bir durum olduğunda işvereni arayıp gecikeceğinizi veya gelemeyeceğinizi mümkünse başla bir tarih için davet alıp alamayacağınızı sorun.

 

İnsan Kaynakları Yönetiminin Önemi

02.07.2015 21:14

 

Globalleşen dünya ve teknolojinin gelişmesi ile birlikte insan kaynaklarına özelliklede kalifiye insan  kaynağına olan talep tüm dünyada artış göstermiştir. Şirketler tesislerini gelişen teknolojiyle donatırken aynı zamanda bu teknolojiyi kullanabilecek ve emanet edebilecekleri güvenilebilir insan kaynaklarına ihtiyaç duymaktadırlar, dolayısı ile şirketler günümüzde sadece bilgi sahibi değil dürüst, güvenilir, ve buna benzer yetkinlik sahibi kişileri kendi bünyesine katmaya çalışmaktadır. Ancak zaman göstermiştir ki mevcut insan kaynaklarını elde tutmak ve geliştirmek için bir takım programlar ve  prosedürler oluşturulmalı ve periyodik olarak sonuçlar izlenmelidir. İşte tamda bu noktada İnsan Kaynakları Departmanlarına ihtiyaç duyulmaktadır.

    İnsan Kaynakları Departmanları, şirketin ihtiyacı olan işinde yetkin, güvenilir, dürüst  insan kaynağını doğru maliyetle araştırıp bularak şirket bünyesine kazandırmalıdır. Şirketin içinde meydana gelecek yeni teknolojik atılımlar veya iş tanımında gerçekleştirilecek yeni görevler için ilgili insan kaynağını gerekli eğitimlerle desteklemeli, kurumsal aidiyet duygusunun oluşturulması için çeşitli projelerde kendisine aktif görevler verilerek sorumluluk alması sağlanmalı, motivasyon düzeyinin düşmemesi için çeşitli organizasyonel etkinlikler düzenleyerek insan kaynağının kendisini değerli hissetmesi sağlanmalı ve yıl içerisinde çeşitli aralıklarla mevcut insan kaynaklarının performansını değerlendirmeli, sonuçlarına göre aksiyon almalıdır. Çalışan memnuniyet anketleri ile mevcut insan kaynaklarının memnuniyet düzeyi analiz edilmelidir.

Şirketlerin en büyük maliyet kalemlerinden biri olan işçilik maliyetlerinden İnsan Kaynakları Departmanları sorumludur. İnsan Kaynakları Departmanı gereksiz işe alımlarla bütçeyi aşmamalı veya yanlış işe alımlarla şirket maliyetlerini yükseltmemelidir.

Sonuç olarak ister hizmet ister üretim şirketi olsun, şirketlerin en büyük maliyet kalemi işçilik giderleri olup işçilik giderlerinin sorumluluğu İnsan Kaynakları Departmanlarındadır. Şirketlerin piyasada rekabet koşullarında İnsan Kaynağı önemli bir etken olup  kalifiye insan gücünü şirkete kazandırmak, aidiyet duygusunu oluşturmak, memnuniyet düzeylerini yüksek tutmak İnsan Kaynakları Departmanlarının sorumluluğu altındadır.  

Çalışan Motivasyonunun Önemi

02.07.2015 21:04

 

Şirketler bünyesinde çalıştırdıkları personellere emekleri karşısında belirli bir ücret öderler. Bu ücret karşılığında ise çalışanların maksimum verimlilikle çalışmasını isterler. Son yıllarda bir hayli popüler olan çalışan motivasyonu konusu, verimliliğin artması veya düşmesi konusunda temel etken konumundadır. Müşteri memnuniyetinin etkin ve verimli çalışan insan kaynağı ile sağlandığını baz aldığımızda etkinlik ve verimlilikteki en temel etkenin motivasyon olduğu göz ardı edilemez.

                Motivasyonun yüksek ücretlerle sağlandığına inanan tüm yöneticilere iktisat Bölümünün ilk dersinden bir söz ile seslenmek istiyorum, ‘Dünya kaynakları sınırlı, insan ihtiyaçları sınırsızdır.’ Bu sözden yola çıkarak çalışan motivasyonunu sağlamak için yüksek ücretler vermek asla kalıcı bir çare olmayacaktır. Çünkü insanoğlu doyumsuzdur ve geliri arttıkça harcamaları da artacaktır. Dolayısı ile daha fazlasını isteyecektir. Bu sebeple yüksek ücretler vermek hiçbir zaman kalıcı bir motivasyon kaynağı değildir.

                Kalıcı bir motivasyon oluşturmak için kurumsal aidiyet duygusunu oluşturmak gerekir. Çalışanlar şirketlerini kendi evleri gibi sahiplenmeli ve kendilerine şirketlerinde değer verildiği hissettirilmelidir.

Motivasyon Uygulamaları

·         Anneler Günü ve Babalar Gününde duyurular hazırlayarak, gerek mail ortamında gerekse panolarda duyurularınızı ilan edin, mümkünse şirkette bir çay molasında tüm çalışanlar ile birlikte bir pasta kesebilirsiniz.

·         Yılda en az bir kere çalışanlarla birlikte çeşitli oyunlar oynayarak eğlenebileceğiniz bir piknik organizasyonu düzenleyin,

·         Yılda en az bir kere çalışanlarla birlikte organize edeceğiniz bir bowling turnuvasında inanılmaz eğlenceli dakikalar yaşayabilirsiniz.

·         Ramazan ayına özel erzak paketi dağıtın

·         Kandillerde duyurular hazırlayarak panolarda ilan edin ve kandil simidi dağıtın

·         23 Nisan, 19 Mayıs gibi günlere ilişkin çeşitli projelere oluşturun  ( Örneğin: Yöneticim, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramında,  ‘Annemin Babamın Çalıştığı Fabrika’ konulu bir resim sergisi projesini hayata geçirdi.  Çalışanlarımızın çocukları hayal dünyalarında annelerinin babalarının çalıştığı fabrika konulu resim yaparak bu resimleri 23 Nisan Haftasında fabrikamızda sergiledik.)

·         Size bağlı çalışanları ara sıra yaptıkları iş sonunda ellerine sağlık,  harika bir iş çıkarmışsın, bravo, aferin, harikasın, bundan daha iyisi olamazdı, bunu ancak sen başarabilirdin v.b gibi kelimelere övün, kendisini önemli ve değerli hissedecek buda motivasyonunu arttıracaktır.

·         Yılbaşı organizasyonu düzenleyin tüm çalışanlar eğlensin, ayrıca bu eğlencede geçmiş yılda yaptıklarınızı ve gelecek yıldaki hedeflerinizden bahsedebilirsiniz.

·         Yıl içerisinde çalışanlarınızı kurum içi gerek kurum dışı eğitimlere mutlaka gönderin, buda onların kendisine önem verildiğini düşündürerek motivasyonu arttıracak  bir uygulama olacaktır.

<< 2 | 3 | 4 | 5 | 6 >>